CUMHURİYET’İN İKİ IŞIĞI
15 Ocak 2022 Cumartesi
Göğümüzde bir güneş, pek çok yıldız var. Benzer şekilde toplumların içinde de tek adamla aydınlık olmaz. Rönesans’ın yıldızları vardı, cumhuriyetlerin de öyle.
Türkiye Cumhuriyeti’nin güneşi vardır, güneşi kurucusudur ancak bu güneşi destekleyen binlerce yıldız da vardı. “Cumhuriyet’in Aydınları” adlı çok sayıda televizyon programı yapıldı, kitap yazıldı.
Toplumda bilinenlerin yanı sıra çok sayıda bilinmeyen Cumhuriyet Işığı da var. Sizleri, yaşantılarını ilginç bulduğum iki Cumhuriyet Yıldızıyla, İhsan ve Perihan Aykaş’la tanıştırmak istiyorum.
9 EYLÜL ÇOCUĞU
9 Eylül 1922’de İstanbul’da bir bebek dünyaya gelir. Ebe, olayı bebeğin annesine şöyle muştular:
“Gözün aydın Bahriye Hanım, nur topu gibi bir oğlun oldu, bir de İzmir’imiz kurtuldu!”
İzmir’in kurtuluş gününde gelecekteki Cumhuriyet’in yıldızlarından birisi doğmuştu.
Ailesi bebeğe İhsan adını verir, büyüdüğünde İhsan Aykaş olacaktır. Kırk günlükken İhsan’ın babası, ilkokuldayken annesi ölür. Amcasıyla yengesi onu sevgiyle büyütürler. Balıkesir Necati Bey Öğretmen Okulu’nu yatılı kazanır, oradan öğretmen olarak mezun olur.
İhsan öğretmenliğe başlamadan önce Karabük’te Perihan Hanım ile evlenir. 1949’da Safranbolu’ya bağlı Nağza Köyü ilkokuluna başöğretmen olarak atanır. Okulun başöğretmenidir ancak aynı zamanda tek öğretmenidir de.
Karı koca Nağza’ya giderler; köy şimdiki Soğuk Su dinlenme tesisleri yakınındadır. Nağza’nın okul binası yoktur. Bir köylü, artık kullanılmayan kendine ait eski bir hanı verir yeni gelen başöğretmene okul yapsın diye. Hanın zemin katında tek kapılı, pencereli ince uzun bir salon vardır. Bu salonun dörtte üçünü sınıf yaparlar, perde gererler, salonun geri kalan tarafı evleri olur. İhsan öğretmen eğitime başlar.
O yıllarda bit yaygındır. Perihan Hanım, durumdan vazife çıkarıp fahri öğretmen gibi çalışmaya başlar. Önce tüm öğrencilere beyaz yakalı önlükler diker, bunları ütüleyip sınıfa asar. Öğrenciler sabah gelince üzerlerindeki kıyafetleri çıkarırlar, bunları giyerek ders yaparlar. Akşam da önlüklerini çıkarıp okulda bırakırlar, sokak kıyafetlerini giyerler. Bu gayretin sebebi biti azaltma çabasıdır.
Aykaş’lar kızların okula yazdırılması için çok çabalarlar. Ancak gece pencerelerine, “Kızları okula alırsanız sizi öldürürüz” şeklinde not bırakılır. Pes etmezler, okula gönderilmemiş kız çocuk bırakmazlar, üstüne üstlük yetişkinler için gece okulu açarlar, tenekeden megafon yapıp köylünün ilk kez radyo dinlemesini sağlarlar.
Bir cuma akşamı İhsan Başöğretmen çevre okulların öğretmenleriyle toplantı yapmak için köyünden ayrılmıştır, Perihan Aykaş okulun önündeki direğe bayrak çekmektedir. Yoldan Zonguldak valisi arabasıyla geçer. Vali Ahmet Akbil, bir okulun veya resmi dairenin bulunmadığı bu köydeki bayrak direğini merak eder, arabasıyla döner, Perihan Aykaş’la konuşur.
Perihan Aykaş valiye, eşinin hazırladığı ders programlarını, faaliyet raporlarını ve öğrencilerin askıya asılı önlüklerini gösterir. Tam o sırada bir bebek ağlaması duyulur, vali ne olduğunu sorar, perdenin arkasında Aykaşların bebekleri ağlamaktadır. Vali durumdan çok etkilenir, vilayete dönünce bu köyde gördüklerini eğitim bakanlığına bildirir. Bakanlık, yurt dışına bir yıllığına gönderilecek 25 öğretmen arasına İhsan Aykaş’ı da katar. O gün kimse İhsan Aykaş’a siyasi görüşünü sormamıştır. Çünkü ellili yılların başında sadakat değil liyakat aranıyormuş.
Aykaşlar Nağza’dan ayrıldıklarında köylüler gitmesinler diye kamyonlarının önüne geçip ağlamışlardır.
İhsan Aykaş yurt dışından döndükten sonra Hasanoğlan Atatürk Öğretmen Okulu’nda göreve başlar. Burada geçen 18 yılın ardından Ankara’da Aydınlıkevler İlkokulu’na müdür olarak atanır, bir süre de bakanlıkta çalışır. Emeklilik sonrasında kendisine Karabük’teki TED Koleji’nin kurucu müdürlüğü teklif edilir. Buradaki başarılı müdürlük yılları sırasında genele açık mandolin ve İngilizce kursları düzenler.
PERİHAN AYKAŞ
Perihan 4 Eylül 1932 Yozgat doğumludur. Anneannesi ilkokuldan sonra okumasını engellemiştir. Aykaş çiftinin üç çocuğu olur, buna rağmen Ankara’da İhsan Aykaş eşinin isteği üzerine onu üç yıl akşam ortaokuluna götürüp getirir. Perihan Aykaş ortaokul mezunu olduktan sonra Karabük’te Kız Meslek Lisesi’ni de bitirmiş, çok güzel elbiseler dikmiştir. Örgü kursunu, çorapçılık kursunu, daktilografi ve stenografi kurslarını bitirmiş, son olarak da diplomalı EKG uzmanı olmuştur. Karabük Demir Çelik Fabrikalarında, Yüksek İhtisas Hastanesi’nde ve Danıştay’da çalışmıştır.
4 Eylül Perihan Aykaş’ın, 9 Eylül İhsan Aykaş’ın, 9 Eylül ise hepimizin doğum günüydü. Pazar gününe denk gelen 5 Eylül’de geniş aileleri toplandı, eşimle ben de katıldık, bu üç doğum gününü kutladık. 99 yaşındaki İhsan Aykaş güzel bir konuşma yaptı. 89 yaşındaki Perihan Aykaş ise eski günlerin şiirlerini okudu. Bu kutlamadan üç ay sonra Perihan Aykaş’ı kaybettik.
Bu iki Cumhuriyet ışığını tanımak, ellerini öpmek, benim için onur olmuştur. Onlara benzer yaşantısı olan kaç kişi kaldı? Onları bulmak antik eser bulmuş arkeologlar gibi heyecanlandırmıştır beni. Cumhuriyet’in yıldızları çoktur, ışığı da sonsuza kadar uzanacaktır.
Cumhuriyet Gazetesi – Üstün Dökmen Yazısı
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/ustun-dokmen/cumhuriyetin-iki-isigi-1900368